Amerikan Kaşığıyla Türk Boku Yemek Üzerine

Posted by & filed under Kişisel.

amerikan kaşığı

3 yıl sonra ilk yazım. En son 35 Yıldan Çıkardığım 35 Ders‘i yazmışım. Aslında burada paylaştıklarımın sesli versiyonu olsun diye bir tane Podcast başlattım: Yediğim Hurmalar. Dün yiyip de bugün etkisini hissettiğim hurmalardan bahsetmeyi planlıyordum. 2 bölüm kaydettim, sonra devam ettiremedim. Bu tür multimedia içerik üretiminin devamını getirebilmek için mecal lazım. Konuşmaya, anlatmaya mecalim olmadı bir süre. Enerji, vakit, motivasyon gibi unsurları kastetmiyorum. Mecal benim sözlüğümde başka bir parametre. Minimum fonksiyonlarını sürdürülebilir şekilde devam ettirmek için gereken parametreye mecal diyorum. Elektronik aletler pili bittiği halde saati unutmaz ya. O saati unutturmayan enerjiye mecal diyorum.

Bu süreçte hayatımda ciddi değişiklikler oldu. Zihinsel, psikolojik, iş, fikir, bakış açısı vs. bağlamında. Bir yığın şey okudum. Son 3 yılda makale, dergi, gazete, blog vs. gibi matbu ve dijital materyal haricinde 140 civarı kitap okumuşum. Goodreads hesabımdan bakabilirsiniz. Youtube’a kitap vs. videosu mu çeksem diyorum da, mecal lazım.

İşletim Sistemin Değişirse

Geçtiğimiz sene 50-60 seans psikoterapi aldım. Hayatımın mekanikleri değişmedi ama onu nasıl algıladığım değişti. Dolayısıyla hayatım değişti. Absürt gelebilir ama maaş verme prensiplerimi bile çocukluğum belirliyormuş. Buralara fazla girmek istemiyorum.

Baba Olmak Üzerine

Türkiye’de her gün 8-10 kadın öldürülüyor. Bunu yazarken bile ne kadar mekanik yazdığıma şaşırdım. Korkunç bir rakam. Twitterda öldürülen kadınlar hakkında “doğru insanları seçselermiş” diyenleri gördüm. Evet, insan seçimlerinden sorumludur ama bu kadınlar doğru insanları seçemezlerdi zaten. Çocukluklarından itibaren, ebeveynleri tarafından, katillerine kurban olmak için hazırlandılar. Öldürülen kadınlara baktığımızda hepsinin çocuklukları, ebeveynleriyle kurdukları ilişkiler bozuk.

2 kızım var. Biri 7 biri 3,5 yaşında. 8 yıldır baba olmanın ne olduğunu, kendime biçtiğim babalık rolünü düşünüyorum. Bulmaya çalışıyorum. Önümde iyi bir rol model yoktu. Nasıl iyi baba olunmayacağını öğrenmiştim ama nasıl iyi baba olunur bilmiyordum. Bu yüzden yıllardır kendi kendime babalığı keşfetmeye çalışıyorum.

İyi babalık için tek madde söyle desen, “çocuklara koşulsuz sevgi vermek ve kabul gördüklerini/sevildiklerini hissettirmek” derim. Gerisi teferruattan hallice unsurlar. Bu tek başına iyi baba olmak için yeter şart değil ama sanırım tek gerek şart.

Maymun İnce Dallarda Yakalanırsa

Son sene malumunuz pandemi vardı. Maymun ince dallardaydı. Zaten para kaynağının kısıtlı olduğu bir ülkede kazandığınızı büyümeye yatırıyorsanız en ufak bir krizde düşmek kaçınılmaz. 2002 krizi dahil tüm krizlerden etkilendim. En büyük vuran kriz bu oldu. Pandemiden 2 sene önce zaten ekonomik kriz derinleşmeye başlamıştı. Kazandığımı işe yatırdım, sermaye büyütmedim; sürdürülebilir ve fazla sayıda gelir kanalı yaratmaya uğraşmadım çünkü odaklanarak, odaklandığım işin tüm potansiyelini ortaya çıkarmaya çalıştım. Meğer prototip aşamasında kelle başı 1 milyon dolardan 5 kişi 5 milyon dolar değerlemeyle 1 milyon dolar nakit alan Amerikalı girişimci arkadaşın kaşığıymış bu.

Bu kaşığın bize sapı düştü.

Amerikan Kaşığıyla Türk Boku Yemek Üzerine

Türkiyede para değil vizyon kovalarsanız, sürdürülebilir gelir değil büyüme peşinde koşarsanız, nakit yaratmak yerine değer yaratmaya odaklanırsanız Türkiye’nin mevcut dinamiklerinde yıkılmak kaçınılmaz. Amerikan kaşığıyla Türk boku yemek tam olarak bu. Oturduğumuzun ahır sekisi olduğunun farkında olmadan, romantik bir “memlekete katkı” motivasyonuyla İstanbul türküsü söylüyorduk. Ses tellerimize kadar boka boğulduk.

Türkiye’de KOBİ olacaksın. Esnaf olacaksın. Türkiye’de vizyon değil para kovalayacaksın. Esnaflık, KOBİ’lik kötü diye demiyorum. Keşke öyle yapsaymışım ya da seneler önce siktirip gitseymişim. Gerçi seneler önce gitseydik elimizde rekabette kolayca silinebilir şeyler olacaktı. Çayımız demlenmemişti. Çayımız demini aldığında kriz, ardından pandemi vurdu. “Hem çayım dökülmesin hem şöyle olmasın” da olmuyor.

Toplu bir sipariş almıştım. Büyük bir satış da yaptık. Devamı da geliyordu. Hardware üretiyoruz ya, üretim adedi maliyeti belirliyor. Malı mülkü hammaddeye yatırdık. Tedariksiz abdeste çıkmışız. Kendimizi domalarak taş ararken bulduk. Bunun %100 sorumlusu benim ama suçlusu ben değilim.

Gözü dışarı diktiğimizde yurtdışı ekosistemiyle görüşmeye başladık. Türkiye’de 500 bin dolar arıyordum. ABD’dekiler dedi ki sana 500 bin yetmez 2 milyon lazım, 2 milyon verelim dediler. “Vallaha mı?” dedim. Türkçe.

Şimdi siktirip gidiyoruz. Şirketi, tası tarağı, evi barkı toplayıp yarattığın değere maşallah, inşallah, bravodan daha fazla şeyler verilen yere gidiyoruz.

Konsolosluk çalışırsa tabi.

8 Responses

  1. Soyer 2021/03/17, 12:01

    Abi mokum’dan geldim, uzun zamandir takip ediyorum seni. ben de 2017’de amerikaya gocmustum, su an TR’deyim. Burada 10 kisilik ekip kurduk NY’a calisiyoruz.
    Burada 5 sene once actigimiz firma, paldir kuldur yarim milyon borcla batti, amerikadaki firma canavar gibi devam (2 ayri sirket, ben eski sirkette ortak degilim artik)
    amerikan kasigi, turk boku benzetmen cok isabetli, biz su an turk kasigiyla amerikan boku yiyoruz. tamamen cash flow odakli, ama gerekli sermaye ve guvenlik temin edilmis halde. Bu yapiyla, yatirimci sermayesi sirketinin en cok para kazanan sirketiyiz, goz bebegiyiz. bazen inovasyon alaninda panige kapiliyorum, yeterince vizyoner, ilerici olamadigimiz icin, ama piyasanin zoruyla yavas ve emin adimlarla (parasi odenmis arge’yle) devam ediyoruz
    Umarim bi gun uzun uzun konusuruz. fikirlerini cok degerli buluyorum. lutfen daha cok yaz

    Cevapla
    • Ahmet Alpat 2021/03/17, 16:48

      Abi selam, teşekkür ederim iyi dileklerin için.

      Orada MRR’ı 6 haneli şirketlere bakıyorum, dikkatimi dağıtmayayım diye gözardı ettiğim işler. MRR’ları 5 haneli şirketlere bakıyorum, kurulalı daha 1 sene olmamış, 3-5 kişiyle çalışıp böyle cirolara ulaşıyorlar. Şunu farkettim; 1- para sıkıntıları yok, nakit akış dertleri yok, zarar bile etseler para veren birileri var. Öyle olunca bir elde 9 top çevirmeleri gerekmiyor. 2- ürünlerinin müşterileri, satın alım yaparken düşünmüyor bile. Türkiye’de ürününü ya da hizmetini satın alan seni satın aldığını sanıyor. Orada çalışan bir arkadaşım yaşadığı ilk şoku anlatırken, müşteri geldi “I like you, give me 2” dedi diyor.

      Cevapla
  2. Ebubekir Çağrı ŞEN 2021/03/17, 12:15

    Hem sevindim, hem üzüldüm. Değerimiz bilinse çok güzel ülkeyiz de olmuyor işte usta.. Hakkınızda hayırlısı. Buralardan iyi olacağına eminim.

    Cevapla
    • Ahmet Alpat 2021/03/17, 16:52

      Valla değerim bilinmedi demiyorum Ebubekir, öyle bir iddiam yok. Kerametimi kendim nakletmek istemem. Başkası nakletsin de istemem. Ağacım kurudu, çiçeğim soldu, halbuki ne kadar güzel çiçekti de demiyorum. Yanlış toprakta çiçek yetiştirmeye çalışmışız diyorum. Toprak değişmiyor, çiçeği taşırız diyorum. Yazımın amacı buydu.

      Cevapla
  3. Hamit 2021/03/18, 13:28

    Gerçekten insanın canı yanıyor. Burası yanlış yer malesef.

    Muhasebe sisteminden, finansa, gümrük politikalarına kadar herşey değer üretilmemesi üzerine kurulu. Nehrin ters yönüne kürek çekerek yol almak mümkün değil.

    Yolun açık olsun. Darısı geride kalanların başına.

    Cevapla

Leave a Reply

XHTML: You can use these tags: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>