İnananlar şu şekilde düşünüyor: İnsan kendine çok garip şeyler yaptı/yapar/yapacak, bunu bilen Allah kullanım kılavuzu gönderiyor. Takıldığın yerde buna bak diyor. Kitap defter açık sınav yapacağım, 70-80 yılın var diyor.
Buna inananlar oluyor. İnanmayanlar oluyor. İnanmayanlar bir şekilde akıl ve mantığı vahyin karşısına koyuyor. Aslında vahyin karşısına kendilerini koyuyorlar ama bunu akıl yürüterek, mantık kurarak yaptıkları için dinin karşısına akıl oturuyor.
Akılcılar vahiycileri dogmalara gömülüp gerici olmakla, vahiyciler akılcıları görünenin ötesini görememekle ve akılın bilemeyeceği şeyleri kabul edemeyecek kadar kibirli olmakla suçluyorlar.
Akılcılar vahiycilerin bu kafayla bilim yapamayacaklarını; vahiyciler akılcıların bu kafayla o aklın tekerlekli sandalyede takıldığını söylüyorlar.
İkisinin de aynı anda mevcut olabileceğini söyleyenler de çıkıyor.
İnananlar arasında inanmamaktan korktuğu için farklı düşünemeyenler var. İnandığını söyleyenler, emin olmayanlar var. İnanıp pratiğe dökmeyenler var. İnanmayı aşağılayanlar var.
Dinlerin, mezheplerin, inançların temelinde bence bu yatıyor.
Bunun ötesi hep teferruat.
Not: Bu metni ne için, ne düşünerek yazdığımı hatırlamıyorum. Yazıp taslaklara kaydetmişim. Taslaklarda duracağına burada dursun dedim.
Aşağıdaki kısa formu 10 saniyede doldurarak mail listesine üye olabilirsiniz. Spam/reklam maili atmıyorum.
Related Posts
Elektrik-Elektronik Mühendisleri Hangi Programlama Dillerini Bilmeli?
Ölçülebilir Benlik: Bedensel ve Zihinsel Veri Toplamaya Giriş
Transformatöre DC gerilim uygularsak ne olur?
Amerikan Kaşığıyla Türk Boku Yemek Üzerine
Charles Aznavur Büyükelçi olmuş
Piyasa Mühendisliği vs. Akademi Mühendisliği
Girişimcilikte Yalnızlaşma ve Yabancılaşma
Arduino ile Proje Geliştirmek -1
Projemiz reddedildi
Elektrik Elektronik Mühendisliğinde Basitlik Kanunları
Aslında, akıl ve inanç ayrımı açısından;
Mevzu bahis vahiyler grubundan en hakim olduğumuz, yakın tarih olması ve başka etkenler sayesinde en az yıpranmış olanı olarak kuranı ele alırsak, bakış açısı biraz değişiyor, eklemeden edemeyeceğim.
1) Bu gelen vahiy / öğretiler, mistik inanç temelli değil, daha çok sosyal mücadele temelli (geldiği toplumda allah varmı yokmu tartışması pek sözkonusu değil)
2) Bu vahiy, anlatıyor, açıklıyor, örnekliyor, yani ikna etme odaklı, sadece inanılması ve uyulması gereken şeylerin listesinden ibaret değil. İnanma işini, aklını kullanmasını emrederek okuyanın seçimine bırakıyor.
3) Klasik ibadetlerden çok akıl kullanmayı emrediyor, aklını kullanmayanları eleştiriyor/aşağılıyor, hatta hakaret olarak bile kullanıyor.
Gerçektir/değildir, inmiştir/uydurulmuştur konusunu bilememek ve asıl önemli noktanın o olmadığını düşünmekle beraber, tespitim; Bu sözkonusu örnek, nekadar yukarda saydığım özellikleri taşısa da, takipçisi olduğunu iddia edenlerin yaklaşık %95 üzeri için bunların geçerli olduğunu yada dikkate alındığını söyleyemeyeceğim. Onlar için daha çok namaz kılarken iki ayak başparmağından biri yere tam temas etmemiş, bütün akım tek parmaktan geçmiş olabilir mi, tekrar kılmam gerekir mi, kaç hocaya danışmalıyım bu konu hakkında, böyle şeyler daha önemlidir. İşte burada küçük görme veya dalga geçme ister istemez (bende) oluyor 🙁
furkan arkadaşa bir sorum olacak;
%95 tesbitini yaparken kaç kişi üzerinden yaptınız?